FIRSATLARI DEĞERLENDİRİN

Yeni ürün Kampanyalarımızı Yakından Takip Edin

KALİTELİ OLTA MAKİNALARI

Web Sayfamıza bekliyoru

online alış verişin güçlü adresi

Web Sayfamıza bekliyoruz

30 Mart 2015 Pazartesi

Sırt Çantası Nasıl Olmalı 1.Bölüm




Öncelikle bir sırt çantası alınacaksa ne amaçla alınacağının belirlenmesi lazımdır. Tatile çıkılan Seyahatleri, iş yolculukları, spor çalışmaları gibi ne amaçla kullanılacak? Mesela bir seyahat çantası mı istiyoruz? Peki ne kadar yol yürüyeceğiz? Kamp ya da tırmanış yapılacak mı?


Bu sırt çantaları çok uzun zamanlı yürüyüşler ve ağır yükler için tasarlanmamıştır. Dayanıklı malzemeden oluşan bu sırt çantaları, genellikle üsten fermuarlı'dır. Uyku tulumu, çadır, mat, yemek kapları ve başka malzemeleri de yerleştirmek için dış alanlarında özel ceplere sahiptirler. Genişlik olarak daha büyük ve su geçirmeyen çanta özelliğine sahiptirler.

Seyahat Sırt Çantaları:


Şehir ve kültürel merkezleri gezip dolaşmak isteyenlerin çanta türüdür. Çantanın iç kısmı çok fonksiyonludur. Ebat olarak çok küçük olan bu sırt çantaları çok fazla cepleri vardır. Çantanın kenarlarında veya önünde bağlantılı cepler ile çantanın taşıma gücü arttırılmıştır. Çantanın su geçirmez olması daha iyidir.



Günlük Sırt Çantası :

Şehir gezisine giderken günlük ihtiyaçlarınızı yerleştirdiğimiz çantalardır. Fotoğraf makinesi, tablet, şarj cihazları, kitap, lap top evrak ve diğer ihtiyacınız olan şeyleri yerleştirmeye yararlar. Sırt çantalarının 15-20 lt hacminde olması yeterlidir.

Tekerlekli Seyahat Çantası:

Uzun zaman ağır bir çantayı sırtınızda taşımak yerine tekerlekli seyahat çantası ilginizi çekebilir. Askıları ve tekerlekleri olan bu sırt çantaları isterseniz sırtınızda, isterseniz tekerlekleri olduğu için elinizde sürüyerek götürebileceğiniz bir yapıya sahipler. Tasarım olarak bavula benzerlik göstermiş olsalar bile gerektiğinde omuzda taşımak için sırt askılarına sahiptirler. Tekerlekleri nedeni ile şehir içi ve dışı rahatlıkla çekilebilen valiz gibi kullanılma yeteneğine sahiptirler.

29 Mart 2015 Pazar

Şişme Bot İle İlgili Bilmeniz Gerekenler 3.Bölüm





Tamir ve Bakım:


Şişme botlara kullanım fazlalığına göre bakım yapılmaktadır. Tuzlu suların olduğu bölgede kullanılan botlar daha sonra tatlı su ile yıkanması gerekir ve botun kullanmayacaksak kurumasını bekleyip düzgünce katlamalıyız.  Botunuz'da oluşabilecek 0-30 mm aralığındaki kesik ve yırtıklar'da elinizde bulunması gereken tamir kiti ile tamir edebilirsiniz.


Tamir İşlemi:

1.  0-30 mm arasında bir yırtık için tamir kiti içinden çıkacak yedek kumaştan 75x75 mm boyunda kare şeklinde kesim yapınız.

2. Yırtılan alana yapıştıracağımız kumaşın, kesik olan kısmına gelecek tarafını zımpara yapmalıyız.

3. Tamir kiti içerisinde bulunan yapıştırıcıyı kit içerisinde bulunan fırça yardımı ile yarık olan bölgeye ve yedek kumaşın yarık üzerine gelecek bölümüne 15’er dakika ara ile ince tabakalar halinde 3 kez sürünüz.

4. Yırtık ve yedek kumaş arasında hava kabarcığı olmamasına özen göstererek kumaşı yırtık üzerine yapıştırınız. Yapıştırma sonrası bölge üzerine baskı uygulaması için sert bir malzeme üzerine ağırlık yerleştirerek yapıştırma işlemin etkili olmasını sağlayabilirsiniz.



Tamir sırasında botun içinde bulunan havanın hepsinin boşaltılması gerekir. Güneş ışığına maruz bırakılmayan bir yerde tamir etmelisiniz. Yama yapıldıktan sonra 24 saat sonra tekrar şişirebilirsiniz.

Uzun süre kullanımı olmayacak botlar için bakım işlemi:

Bot şişmiş bir vaziyete iken temizlemek için tahliye musluğunu açıp ve taban döşemesi çıkartılarak zeminini, alt kısım ve kenarlarını herhangi bir kimyasal malzeme olmadan, onun yerine tatlı su ile iyice yıkanıp kurutmanız gerekir.

Kuruduktan sonra botun üstünde katran ve boya lekeleri gibi yüzeyinde çıkmayan lekeler varsa o zaman kimyasal temizlik malzemeleri ile o lekeleri çıkartabilirisiniz.

Temizliğiniz sonrası havasını boşaltıp katlayabilirsiniz. Böylelikle ürünü güvenle koruyabilirsiniz.





27 Mart 2015 Cuma

KAMPA GİDİYORUZ 2015 - By EFES MARINE

26 Mart 2015 Perşembe

ÇIKRIK MAKİNE ve KÖPEK BALIĞI AVI - By EFES MARINE

25 Mart 2015 Çarşamba

BALIKÇILIK MALZEMELERİ - (By EFES MARİNE)

ORFOZLARIN DEĞİŞİMİ - By EFES MARINE

Yaşamlarına dişi olarak başlayan orfozlar belirli bir yaş ve kilo aralığına ulaştığında cinsiyet değiştirmektedir. 
Bu video ise binlerce orfozun biraraya toplandıkları Polonezya'dan..
Film belgesel: Yann Arthus-Bertrand


GEYİĞİN ÖLÜM-KALIM SAVAŞI - By EFES MARINE

Yellowstone Milli Parkı'nda kurtlar tarafından kovalanan geyik ölüm kalım savaşını kazanabilecek mi?

Şişme Bot İle İlgili Bilmeniz Gerekenler 2.Bölüm


Şişme botları oluşturan en önemli yapılardan biriside taban yapısıdır. Tüketicinin istek ve zevklerine göre seçebileceği, kendi aralarında Ağaç, Aluminyum, Şişme ve Izgara taban tipleri mevcuttur. Mesela, Izgara taban kullanılan bir bot diğer benzerlerine oranla daha hafif ve daha ucuz olmasına rağmen, bot tabanı aşındırıcı etmenlere karşı güçsüz ve daha kısa ömürlü olacaktır.






Uygun ve kullanımı rahat, fiyat karşılaştırması açısından balıkçılık ideal seçimdir. Botun bütün sert yapısı yüzmedeki dengesine çok büyük bir katkı sağlar. Ahşap tabanlar kenarları aluminyum ile güçlendirildiği için diğer taban türlerine göre daha ağırdır.


Kolay bakım, hızlı montaj ve söküm, hafiflik, dayanıklılık üstündür. Şişme botlar için favori taban tipidir. Korozyona karşı kimyasal koruma işlemine tabi tutulmuş aluminyum’dan üretimi yapılan bir tabandır. Suyun aşındırıcı etkisine kuvvetli bir direnç sağlar.


Hızlı kolay montaj olabilen, uygun fiyat ve hafif bir malzemeden oluşur. Deniz suyuna karşı benzerlerinden daha az dayanıklıdır. Tatlı su için uygun bir bot tabanıdır.

Şişme Taban

Polyester ipliklerinin sıkıştırılarak bir araya toplandığı sentetik kumaştan üretilen bu taban tipi basınçlı hava basıldığında bot zemini hiç boşluk bırakmadan tüm alanı doldurarak alıcı için engelsiz bir işlev alanı sağlar.

Kumaş


Şişme yapıtın üst yapısı 5 katlı kaliteli kumaştan üretilir. Soğuk kaynak, poliüretan, el ile yapılan 4 katmanlı dikiş ile içlenmesi sonucu bütünleştirilir.  Kumaşın kalınlığı fiyat ve hizmet sınıfına göre bir etkendir.











24 Mart 2015 Salı

Şişme Bot İle İlgili Bilmeniz Gerekenler 1.Bölüm



Ağırlık

Şişme botlar, benzer ölçülerdeki fiber ve ahşap teknelere nazaran çok daha hafif olmaktadır.Aynı oranlardaki şişme bir bot yaklaşık 55 kg ağırlığa erişirken, fiber bir bot ağırlığı 150 kg olabilmektedir. Şişme botlar aynı zamanda katlanabilme yeteneği ile taşınabilme konusunda diğer teknelerden farklıdır. Şişme botlar hafif ve işlevsel yapıları ile yakıt ve güç karlılığı sağlarlar. 3.60 metre boy’a sahip bir şişme bot’un en yüksek limit için 10 hp güce sahip benzinli motor yeterli olurken, aynı ölçüdeki fiber ve ahşap tekne için en az 25hp güce sahip bir motor gerekecektir.

Güvenlik

Şişme botlar, esnek ve yumuşak şekilleri sayesinde kullanma kılavuzundaki belirtilen sınırlar zorlanmadıkça her türlü hava koşullarında son derece güvenlidir.

Bakım ve onarım

Şişme botların bakım ve onarımları birçok aksesuar ve yedek parça desteği ile çok düşük maliyetler ile kullanıcı kanalı ile yapılabilmektedir. Aynı tür ahşap ve fiber teknelere ise sadece yetkili ve uzman kişiler tarafından bakım ve onarım yapılabilmektedir.

Fiyat

Şişme botlar, kendilerine benzeyen boyutlardaki bir fiber ve ahşap tekneden % 50 daha ucuzdur. Satın alınmasından sonra kullanım maliyetleri ve harç, vergi gibi yasal giderleri çok düşüktür. Fiber teknede ödemeniz gereken harçlara göre çok fazla kar elde edersiniz.





Teknik detaylar
Şişme botların en büyük kolaylığı kolay kurulabilir, hafif, bakımı kolay, özel barınak gerektirmez olmasıdır. Hava basarak şişirdiğimiz ve sonra havanın tahliye edilebildiği katlanabilen hava bölümleri ile şişirilip boşaltılıp söndürülmesi kolaydır.
Boyuna göre botun türleri değişir. 3,4 ve 5 adet hava tüpünden ve V şeklinde şişirilebilir alt bir omurgadan oluşmaktadır. Arkasında bulunan metal etikette kaç adet hava tüpü var belirtilmiştir. Hava tüpleri kullanımın en önemli unsurudur. 3 hava tüpü olan bir şişme bot’un 2 hava tüpü patlasa bile 1 tüp ile idare edebilir. Hava tüplerine hava basılırken 1.tüpten 3 ve 5'inci tüple omurgaya hava basılır. Hava tahliye edilirken 5, 3 ve 1’inci tüpe doğru hava boşaltılmalıdır.








23 Mart 2015 Pazartesi

DALIŞ GRUBU - EFES MARINE 2015

21 Mart 2015 Cumartesi

Uyku Tulumu Ne İşe Yarar?



İyi bir ısı yalıtkanı olan uyku tulumunun temel amacı sizin vücudunuzdan çıkan vücut ısısının dışarı çıkmasını engelleyip, ısıyı içeri hapsetmesi ve böylece sıcak tutmasıdır. Tulumlar elyaf ve kaz tüyü olarak ikiye ayrılır. Elyaf daha az sıkışmakta olan ve daha ağır olmasına karşın ıslandığı zaman yatmakta uygun olan bir tulum'dur. Kaz tüyü bunun tam tersidir ama daha uzun ömre sahiptir.

Hangi tulumu alırsanız farketmez, bazı önlemler almanız gerekir. Aşağıda bunlarla ilgili bazı maddeler sıraladım:

*Bir tulumun içine girerken ne çok kalın nede çok ince giyinmek gereklidir. Ayrıca uykuya geçmeden önce kuru bir çorap giyip ve yün bir bere takmayı ihmal etmemeniz lazım.

*Tulumun kapüşonunu yüzünüzün etrafında boşluk yaratmayacak şekilde iyice sıkmalısınız.

*Tulum elyaf ise kılıfından çıkardıktan sonra iyice elinizle vurup, elyafını kabartıp şişirin. Bu işlem korunaklı bir tulum olmasını sağlar.

Bir tulumun konfor derecesini, yüksek konfor, düşük konfor, extreme gibi değerlemeler olarak görürüz. Gideceğiniz bölgede var olan havanın durumuna göre 2 °C ile -20 °C arası alacağınız tulumlarla ilgili genel bir sıralama mevcuttur. Bu derecelendirmeler kişiye göre değişmektedir. Yatmadan önce yediğiniz yemekler içecekler ve hatta bol su tüketimi, siz tuluma girdikten sonra enerji ve ısı yoluyla yayılacak, böylelikle size ait olan tulum ısınmaya başlayacaktır.Alacağınız tulumun dereceleri bu yüzden önemlidir.






Uykuya dalmadan önce büyük küçük tuvalet ihtiyacı kesinlikle yapılmalıdır. Yoksa yaşayacağınız kasılmalar, ciddi bir ısı kaybına neden olabilir.


21.03.2015

17 Mart 2015 Salı

REBALAJEANDO ROBALOS Y SARGOS - By DEEP BLUE (EFES MARINE)

Spearfishing Santorini! The flats and the cliffs/#1/The flats. - By DEEP BLUE (EFES MARINE)

SU ALTI DÜNYASI - By EFES MARINE

AVCILIKTA UNUTULMAMASI GEREKEN KURALLAR - By EFES MARINE




AVCILIĞIN KURALLARI:
* Yürürlükteki Kanun, Yönetmelik veya Sirkülere uyun. Uymayanları ikaz edin. Avı, ancak avcının koruyacağını aklınızdan hiç çıkarmayın.
* İçinde bulunduğunuz av sezonu ile ilgili Merkez Av Komisyonu (MAK) kararlarını aracınızda bulundurmaya gayret edin.
* Av tezkerenizi daima yanınızda bulundurun.
* Av sırasında olabilecek kaza ve yaralanmalara karşı cevap verebilecek nitelikte bir ilk yardım çantasını daima aracınızda bulundurun. İlk yardım bilgilerini muhakkak surette öğrenin.
* Av Koruma memurlarının ve güvenlik güçlerinin yapacağı kontrollerde onlara daima yardımcı olun.
* Kontrolle görevli memurların hüviyetlerini görmek sizin doğal hakkınızdır. Bu hakkınızı kullanmaktan çekinmeyin.
* Hakkınızda bir tutanak tanzim edilirse:
1- Yazılı tutanağı imzalamadan önce mutlaka okuyun.
2- Tutanağa itirazınız var ise, aynı tutanak da bunun yazılı olarak belirtilmesini isteyin.
3- Sizin görüşlerinize ve itirazlarınıza yer vermeyen tutanakları imzalamayın. (Bu güvenlik güçlerine karşı gelmeniz anlamına gelmemelidir.)
4- Aynı gün içinde size en yakın mahalli idareye giderek bu durumu izah edin ve ilgili idareye aynı konuda bir dilekçe verin.
* Evinizdeki av malzemelerini muhakkak surette kilit altında bulundurun.
* Avda kullanılacak tüm malzemelerin kaliteli olmasına özen gösterin. Bu sizin emniyet ve rahatınız için gereklidir.
* Patlama sesinde bir anormallik hissederseniz namlu içi başta olmak üzere tüfeğinizi kontrol edin.
* Tüfeğinizi nakil anında daima kılıfında taşıyın. Dolu tüfek ile araca binmeyin.
* Av sırasında tanımadığınız kişilerden kesinlikle fişek alıp kullanmayın.
* Tüfeğinizi kayışsız kullanmayı alışkanlık haline getirmeye çalışın.
*Avlanma sırasında tüfeğinizi doldururken gereken emniyet tedbirlerini alın. Silahınızı hiçbir kimsenin bulunmadığı bir istikamete çevirin. Doldurduktan sonra silahınızı (kapatırken kaza ile patlayabileceğini varsayarak yerden yansımasını önleyecek şekilde bir açı ile tutun) boşluğa doğru tutup yavaşça kapatın.
* Avın türüne göre uygun saçma numaralarını tercih edin. Tüfeğin şok durumununda önemli sonuçlar doğuracağını unutmayın. Hangi hayvana kaç numara saçma kullanılacağını sizden daha deneyimli avcılardan öğrenmeye çalışın. Tecrübenin önemini hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın.
* Tüfeğinizi sürekli olarak hangi elinizde taşıma alışkanlığı edindi iseniz, av bıçağını kemerinizin diğer tarafına takmaya özen gösterin.
* Avda, yanınızda düdük taşımayı alışkanlık haline getirin.
* Avda, yanınızda uygun kalınlıkta (3-4 mm) 1-2 m. bir ip parçası taşıyın.
* Kullandığınız silahın fişek yatağının kaç kg. basınca dayanıklı olduğunu doğru olarak öğrenin. Bu sınırı zorlayacak dolu fişekleri kullanmaktan sakının.
* Gideceğiniz ava göre uygun saçma ve uygun barutlu fişek seçmeye özen gösterin.
* Gideceğiniz ava göre uygun tüfek şokunu tercih edin.
* Değişebilen şoklu tüfekleri kullanırken uygun zaman aralıkları içinde namlu ağzındaki şoku el aletiyle yeniden sıkın.
* Eğer fişeğinizi kendiniz dolduruyorsanız boş kovanların hepsini doldurmadan önce muhakkak deneme atışı yapın.
* Yapmış olduğunuz deneme atışında (40 metre mesafede) saçma dağılımını görün.  Saçmalar arasından avın geçmemesi gerektiğini unutmayın.
* Silahınızı, avcı arkadaşlarınızdan gerekli emniyet mesafesi kadar uzaklaştıktan sonra (300 m.) doldurun.
* Arkadaşlarınızın yanına dönerken herhangi bir uyarıya gerek kalmadan silahınızı boşaltın, onların yanına silahınız açık (kırık) olarak yanaşın. Silahınız otomatik ise boşaltmayı onların göreceği güvenli bir mesafede yapın. (kurma kolu açık kalacak konumda kalmalıdır). Bilinçli avcı, kendisine silahının boş olup olmadığını sordurmayan avcıdır.
* Karlı havalarda namlu içine kar girmemesine özen gösterin.
* Uykusuz ve alkollü yola çıkmayın.
* Ava gitmek için buluşma yerini ve saatini yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermeyecek şekilde net olarak tespit edin, arkadaşlarınızı bekletmemek için özen gösterin.
* Gideceğiniz av yerini yakınlarınıza mutlaka söyleyin.
* Geri dönüş için yakınlarınıza kesin varış saati vermeyin.
* Aracınızın sürekli olarak bakımlı olmasına gayret gösterin.
* Araziye girerken aracınızın benzin deposunun dolu bulunması sizlerin rahatı ve güvenliği içindir.
* Mümkünse aracınızı yokuş aşağı park edin.
* Yedek benzin bidonunu hiçbir zaman araç içinde taşımayın. Gerekli ise çelik bidonu tercih edin ve bagajda taşımayı adet edinin.
* Sabah avına çıkarken aracınızın ışıklarının kapalı olmasına dikkat edin.
* Akşama doğru çıkacağınız avlarda aracınızda küçük bir ışık yanmasına özen gösterin. Yanınızda el feneri bulundurma alışkanlığı edinin.
* Aracınızda mutlaka yedek anahtar bulundurun. Yedek anahtarı bir diğer arkadaşınıza verin.
* Park edilmiş araç içinde motor çalışırken kesinlikle uyumayın.
* Kapalı yerlerde mangal yakmayın.
* Bir günlük avlarda dahi yanınızda yedek çorap ve çamaşır götürmeyi alışkanlık haline getirin.
* Yatarak su içerken boğazınıza kaçabilecek maddelere karşı dikkatli olun.
* Çok soğuk havalarda araç içinde ve bekleme yerlerinde uyumayın.
* Kış aylarında ava başlamadan en az yarım saat evvel araç içinde iseniz kaloriferi muhakkak surette kapatın. Hava şartlarının ani değişmesine karşı hazırlıklı olun. Bu geçişin yumuşak olmasına gayret gösterin.
* Yaz avlarında aşırı terlemeden dolayı vücutta tuz kaybının olacağını hatırlayın.
* Aşırı terleme sırasında çok soğuk su içmeyin.
* Av sporunun bir ekip çalışması olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmeyin.
* Av sırasında arkadaşlarınızla ses ve göz irtibatını kaybetmemeye çalışın.
* Sürekli olarak aynı arkadaş grupları ile avlanmayı adet edinin.
* Arkadaşlarınızla uzak mesafelerden işaret ile anlaşabilmek için yöntemler geliştirin.
* Muhakkak surette bir acil durum işareti belirleyin. Bu sizin için acil toplanma sinyali olsun. Bu işareti görünce en kısa sürede aracınıza dönün.
* Yeni aldığınız bir ayakkabıyı ava gitmeden önce uzun bir yürüyüşle muhakkak deneyin. Avda sentetik çorap giymeyin, sentetik giysiler tercih etmeyin.
* Ava giderken parfüm vs. koku sürmeyin. Yaz avlarında sinekler sizi rahatsız eder. Büyük avlarda kokuyu alan av kaçar.
* Ekili arazileri çiğnememeye özen gösterin.
* Dolu silahla hendek ve benzeri yerlerden atlamayın. Silahınızı boşaltın.
* Silahınızı yeniden doldururken namlu içini mutlaka kontrol edin.
* Silahınızı namlusu arkadaşlarınıza çevrili olarak taşımayın.
* Yürürken silahın namlusunun daima havaya dönük olmasına özen gösterin.
* Silahınızı denemek amacı ile canlıları hedef almayın
* Kalkışı sırasında tanımadığınız av hayvanına ateş etmeyin.
* Yapmış olduğunuz av türlerine göre silahınızın tesir mesafesini doğru bilin, yaralamalara sebebiyet verecek uzaklıklara atış yapmamaya özen gösterin.
* Ele geçirdiğiniz avı, mevsim şartlarına göre uygun şekilde saklayın (sıcak havalarda av hayvanlarının iç organlarını çıkarın, mümkünse tuzlayın.)
* Arkasını görmediğiniz yöne ateş etmeyin.
* Arkadaşınıza doğru kalkan bir ava asla ateş etmeyin.
* Merminin sekebileceği yüzeylere (su, buz, taş v.s gibi) ateş etmeyin.
* Silahınızı dolu pozisyonda hiçbir yere dayamayın, yere bırakmayın (Emniyette olsa bile).
* Özellikle kış avlarında yanınızda kibrit veya çakmak bulundurun. Özel bir tutuşturucu işinizi daha da kolaylaştırabilir.
* Kış aylarında av çantanızda az da olsa yiyecek taşımayı alışkanlık haline getirin. Şekerin kana çabuk karıştığını ve size güç vereceğini hatırlayın.
* Avlanırken avcı hattını ihlal etmemeye özen gösterin.
* Avda matara taşımayı alışkanlık haline getirin.
* Köpeğinizin aşılarını muntazaman yaptırın.
* Köpeğinizi ava gideceğiniz akşam iyi doyurun.
* Av dönüşü ilk işiniz köpeğinizin ihtiyaçlarının giderilmesi olmalıdır.
* Av dönüşü köpeğinizin ayak ve kulaklarını parazitlere ve yabani otlara karşı kontrol edin. Vakit geçirmeden gereken müdahaleyi yapın. Mümkünse veteriner hekime başvurun.
* Yemek sırasında silahınızı boşaltarak kılıfına koyun.




Avcılıkla ilgili herkesin biliyorum dediği ama hatırlatılmasında her zaman fayda olan bazı noktaları burada belirtmekte yarar var: 

* Yemeğe aynı anda oturmaya özen gösterin.
* Silahınızı kılıftan çıkardıktan sonra namlu içini muhakkak kontrol edin.
* Alkol aldıktan sonra araç ve silah kullanmayın.
* Arazide atış amacı ile şişe ve benzeri cam eşya kırmayın.
*Arazide atık malzeme (Çöp, naylon torba, pet şişe vb.) bırakmayın.
* Avlanma sırasında, sigara içmeyin.
* Sigaranızın söndüğüne emin olmadan araziye atmayın. Mümkünse toprağa gömün.
* Arazide sönmemiş ateş bırakmayın.
* Avcılıkla ilgili bilgilerinizi genç arkadaşlarınıza içtenlikle aktarın. Gelenek ve görenekler ancak bu şekilde yaşatılabilir. Bu sizin her zaman saygı ile hatırlanmanızı sağlayacaktır.
* Aracınızı ekili araziye ve kuru otlu yerlere park etmeyin.

OKYANUSLARIN GÜZEL BALIKÇILARI - By EFES MARINE

ASLANLARIN BABUN AVI (AFRİKA) - By EFES MARINE

16 Mart 2015 Pazartesi

AZRAİL ve KORSAN (SURVIVOR) BALIK AVINDA - By EFES MARINE


KIYIDAN YAPILAN İLGİNÇ BALIK AVI TEKNİKLERİ - By EFES MARINE

Solunar Teorisi Nedir!

Ayın Bir Aylık Evreleri:



Değişik zamanlarda Ayın izlediği rotayı çıplak gözle izlediğimiz zaman ayın dünyadan görünüşündeki değişiklikleri gözlemleyebiliriz. Güneş ve ayın değişik zamanlarında her safha bağlantılı oluşumları bir ay boyunca farklı görüntülerde oluşur. Yeni ay (gökyüzünde ay görünmezdir).



Solunar Teorisi Nedir!

Yeryüzünde yaşayan bütün Yaşam formlarının gökyüzündeki yıldızların çekim kuvvetlerinden (Günlük astral enerji bombardımanından) etkilendiği bilimsel bir gerçektir. Anlayacağımız canlıların anlık davranışlarında büyük bir etki oluşturduklarıdır. Buna göre canlıların etkilendiği (Özellikle Deniz Canlıları) zaman ve günler Batıda Solunar takvimi ile açıklanmıştır.

 Güneş ve ayın canlılar üzerinde hareketlerine etki eden ve davranışlarında yoğunluk yarattığı, bu iki olgunun bulundukları pozisyona göre canlılar üstündeki yoğunluğun belli zamanlar içinde kaldığının farkına varılması, bu takvimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

 Özellikle bu yoğunluğun Yeni ay zamanı (Ayın gece görünmez olduğu zaman) en doruk noktaya ulaştığı da gözlemlenmiştir. Denizlerdeki Gelgit olayları bu yoğunluğun başka bir yansımasıdır.


Solunar Teorisi Kim Tarafından Nasıl Geliştirilmiştir!

 1926 yılında John Alden Knight yerel bir bilgiyi geliştirmek ve ilimi bir platforma oturtmak için çalışmaya başladı. Adına Solunar dedi (Sol=Güneş, Lunar=Ay). Bay Knight 33 faktörden oluşan Tatlı su ve Tuzlu su balıklarının günlük davranışlarını listeledi. Etkenler üzerindeki hal ve davranışları elinden geldiğince kayıt altına aldı. Her bir olguyu test ederek ve eleyerek yalnızca üç faktörün çok etkili olduğunu tespit etti. Bunlar Güneş, Ay ve Gelgit olaylarıydı.
 Güneşin tek başına günü gününe aynı etkiyi göstermediğini, izlediği rotanın uzun bir zaman diliminde çok az bir farklılık gösterdiğini biliyordu. Hatta bazı akıllı balıkların günün herhangi bir saatinde veya gece gözükmesi Ayında tek başına tamamlayıcı özelliğinin olmadığını gösteriyordu. Gel-git olaylarının da kapalı deniz ve iç sularda bir etkisinden bahsetmek mümkün değildi. Gerçi okyanus kıyılarında balıkçılık yapan insanlara rehber olabiliyordu. Bu da sadece onlara yol gösteriyordu. Çalışmalar ve araştırmalar ilerledikçe, Ayın yükselişi ve alçalması ile orantılı ve Güneşle bağlantılı gün ortasında kısa bir zaman dilimi ile ilgili hareketin önemli bir tespiti yapıldı. Bunu ana dönem ve ara dönem olarak ikiye ayırdılar. Bu iki dönem içinde kalan ve aktivitelerin doruk noktasına çıktığı zaman dilimlerinin de var olduğunu belirlediler.


 Yapılan Deney Ve Çalışmalar; 

  İlk deneyi John Alden Knight iki yüz adet balık avlayarak yaptı. Yapılan avların Solunar zamanının Yeni ay döneminde yüzde doksan oranında büyük başarıya ulaştığını tespit etti. 1935 ve 1939 yılları arasında kara avı kuşları ve hayvanlarını da içine alan daha kapsamlı bir araştırma ile genişletti ve sonuç aynıydı. İlk tatmin edici bilimsel ve akademik çalışmayı Northwestern Üniversitesi'nde bir mikrobiyolog olan Dr. Frank A.Brown Şikago yakınlarındaki laboratuarında İstiridyeler üzerinde tesadüfen gözlemlemiştir. İstiridyelerin belirli zaman aralıklarında kabararak ağızlarını açtıklarını fark etmiş ve bunun Okyanuslarda ki gel-git olayı ile eş zamanda gerçekleştiğini anlamış. Gel-git sürecinde denizin kabarmasıyla İstiridyelerin açıldığını gören Dr. Frank A.Brown bunun deniz seviyesinin değişmesinden mi? yoksa sadece ayın gücünden mi? olduğunu anlamak için deneylerine okyanus içinde devam etmiştir. İlk iki hafta gel-git ile aynı reaksiyonu gösteren bu canlılar sonraları farklı zamanlama ile tepki vermeye başlamışlar. Bunun nedenini de araştıran Dr. Brown, bu olgunun tam olarak Ayın baş üstüne veya ayak altına geldiği zamanlarda olduğunu görmüş.


 Açıklama:

 Doruk Günler;

 Eğer hava ve beslenme şartları uygun koşullara sahip olursa, Güneşin ilk ışıklarını vermeye başladığı andan itibaren veya son ışıklarını vermeye yakın, ilk bir veya iki saat içindedir. Ve de her ayın, Yeni ay ve Dolunay zamanı bu etki en doruk noktasına ulaşır. Balıklar gördükleri veya kokladıkları her şeye ayırt etmeden atlarlar. Bu yoğunluk her aşamasında üçer günlük sürelerde Ayın son çeyreğine gelene kadar miktar olarak azalır.


 Doruk Aylar;

 Haziran ayı diğer aylara göre bu ilişkinin en yoğun olduğu aydır. Bu ayda Dolunay zamanı Güneş ve Ay hemen hemen birbirlerinin karşısında yer alırlar. Tam olarak karşı karşıya geldiklerinde onları bir kaç dakika gökyüzünde göremeyiz. Yeni ay ( Ayın Güneş ışıklarını yansıtamadığı an ) zamanı, Güneş ve Ayın uzaydaki hareketlerinde en mükemmel güce beraberce ulaştığı uyum anıdır. Güneş sisteminin diğer birçok yıldız sistemleriyle arasındaki etkileşimin sağlandığı ve diğer günlere, aylara ve yıllara benzemeyen bir pozisyona geldiği zamandır.

Doruk Zamanlar;

 Solunar sürecinin düşüşü, Güneşin doğuşu ve batışı esnasında yarım ile bir saati içinde gerçekleşir. Ve bu esnada verimli av için büyük avantaj yakalayabiliriz. Ay doğarken veya batarken de bu avantajı devam ettirebiliriz. Mevsimlere isabet eden Yeni ay ve Dolunay zamanlarını avantaj olarak kullanabiliriz.


Balık avının Süresi;

 Usta balıkçılar balıkların her zaman beslenmediklerini bilirler. Bazı nedenlerden canlı veya yapay yemlere de saldırdıklarını da bilirler. Solunar teorisini oluşturan John Alden balıkların bir tam gün içinde tek haneli saatlerde beslendiklerini ve gerçek balıkçılığın bu saatler içinde de havanın ve beslenme şartlarının uygunluğuna göre yapılabileceğini belirtmiştir. Ve bu beslenme saatlerinin bir veya iki saat gibi sürede çılgınca gerçekleştiğini söylemiştir.


Meteorolojik Etki;

 Havanın bu teorideki etkisinin de çok önemli rolü vardır. Ani şartlardaki ısı değişikliği ve barometredeki hava basınç değerlerinin alçalıp-yükselmesi av verimine etki eder. Barometrenin hızlı düşmesi anormal havanın habercisidir. Dolayısı ile tabiattaki varlıklar kötü hava koşullarının gelmesini hissederek daha güvenli bölgelere çekilirler. Balıklar da derinlere inerler ve hareketsiz kalırlar. Onun için Kuzey den gelen hızlı cephe sistemlerinde ve rüzgâr durumlarında kıyılardan balık tutma verimi de azalır. İstanbul’da devamlı dile getirilen meşhur balıkçı sözleri vardır ya “ Poyraz var, balık yoktur, Gün doğrusu eser balık kaybolur gider, bu gün yıldız ve Karayel esiyor balık olmayabilir ”. Tabi bu tabirler coğrafi konuma göre değişir bunu da unutmamak lazım.


Solunar Zamanının Hesaplanması:

 Solunar zamanlarının doğru hesaplanmasındaki anahtar; Güneş ve Ayın gökyüzündeki konumlarına ve görünen şekillerine bağlı olarak ortaya çıkar.  Bunu iki gruba ayırarak inceleyebiliriz.

 Ana Dönem içinde ( bu bir tam gündür ); Gökyüzü ve yer Meridyenlerine eş zamanlı rastlayan geçişlerde ortaya çıkan yer çekimi gücü ( Gel-git olayı ). 
Ara dönemde ise; Bu bir tam gün içindeki belirli zaman aralıklarıdır. Bu iki unsurun ( Güneş ve Ay ) ufuktaki doğuş ve batışlarının doğal sonucu olarak bulunduğumuz mevkide 90 ve 270 derecelik açılar içinde oluşan uygun yükseliş şartlarıdır.

 Ayın Üstümüzde Veya Altımızda olması ne demektir! Bu kavramların anlamı; Ayın tam tepemizde yer alması ile üstümüzde veya dünyanın arka tarafında bulunması ile ayaklarımızın altında kalması olarak nitelenir.

 Ana ve ara dönem diye adlandırdığımız bu iki dönem; Avın azlığını veya çokluğunu haber vermez. Yalnızca o gün içinde avcılığın en verimli av zamanının zirveye ulaşacağı anı açıklar.


 Formül;

 Ara dönem içinde; Ayın doğuşu ( yükselişi ).
 Ana dönem içinde; Ay Üstümüzde.
 Ara dönem içinde; Ayın batışı.
 Ana dönem içinde; Ay ayaklarımızın altında.


Ek Bilgiler;

 Ay her zaman çok yüksek irtifada gözükmeyebilir. Her zaman ufukta bile olabilir.
 Ay Doğudan doğar.
 Ayın tepemizde olması yeryüzünde bulunduğumuz mevkiye bağlıdır.
 Ay Batıdan batar.
 Ayın ayaklar altında olması bulunduğumuz mevkinin karşıtında yani dünyanın arkasında kalması demektir.



Kapt. Nasuhi ALBULAK
01/Kasım/2002

BALIKÇILIKTA TEKNOLOJİ - By EFES MARINE


15 Mart 2015 Pazar

DAĞCILIK - By EFES MARINE


EFES MARINE DOGA SPORLARI MALZEMELERI


Dağcılık dağlarda yürüyüş ve kamp kurmanın yanı sıra tırmanma sporunu da kapsayan bir doğa sporudur. Günümüzde en çok rağbet gören doğa sporlarından biri olsa da, bu spora eklenebilecek yeniliklerin azalması, yeni neslin yeni doğa sporlarına daha fazla ilgi duyması ya da bu tür sporlara yönelmesi nedeniyle, 20. yüzyılın başındaki popülaritesini kaybetmeye başlamıştır.

Dağcılık insanoğlunun erişilmesi zor olan zirvelere çıkma arzusundan doğan bir çeşit spor. Bu arzu insanı en zor şartlarda bile yılmadan başarıya ulaştırmaya zorlar. İşte dağcılık, insanların gücünü ispat etme duygusunun bir ifadesidir. Bu sebepledir ki, gerek deney ve gerekse araçların yardımıyla günümüzde başlı başına bir spor olmuştur. Ağır bir spor olduğu için, hem güç hem de ruhsal yönden sağlam kişiler tarafından yapılabilir. Soğukkanlılık ve ani karar verme, son noktaya varıncaya kadar tehlikeleri göze alabilmek esastır.

Sağlam kişilerin yapabileceği bir spor olduğundan, bu spora başlayacak olanların tam teşekküllü sağlık kurullarından rapor almaları lazımdır; yoksa 2000-4000 m mesafelerden sonra “dağ hastalığı” (dağ tutması) na yakalanmaları muhtemeldir. Bu rahatsızlık kandaki oksijen  basıncının azalması sonucu ortaya çıkar. Orta kulakta ve bağırsakta bulunan havanın genişlemesi sonucu, kulak ağrıları, solunum sıklıkları ortaya çıkar. Bu durumlar ortaya çıkınca tırmanmaktan vazgeçmelidir. 

18.-19. yüzyılda Avrupalı (İngiliz ve Fransızlar başta olmak üzere) zenginlerin boş zamanlarını değerlendirme ve hayatlarının rutinlerini yeni maceralarla süsleme arayışı neticesinde bir spor sayılmaya başlanan dağcılık, 20.yüzyılın başında diğer ulusların da ilgisini çekmeyi başarmıştır. Uluslararası bir spor haline gelmesi ise, 1931 yılında, merkezi Cenevre'de olan Uluslararası Dağcılar Birliği (UIAA)'nin kurulmasıyla mümkün olmuştur. İzleyen yıllarda, belirli teknik ve emniyet yöntemlerinin geliştirilmesine paralel olarak kendine özgü disiplini ve ilkeleri olan bir spor haline dönüşen dağcılık, birçok doğa sporunun da önünü açmıştır. 

Günümüzde en çok rağbet gören doğa sporlarından biri olsa da, bu spora eklenebilecek yeniliklerin azalması, yeni neslin yeni doğa sporlarına daha fazla ilgi duyması ya da bu tür sporlara yönelmesi nedeniyle, 20. yüzyılın başındaki popülaritesini kaybetmeye başlamıştır. 

Türkiye'deyse dağcılık, üniversite klüpleri ve Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) bünyesinde canlılığını korumaktadır. 

Dağcılık malzemeleri:

Rüzgar geçirmeyen elbise, yün iç çamaşır, özel ayakkabı, kalın çorap, başlık, kar gözlüğü, buz baltası, üzengi, delikli çivi, tırmanma ipi, pusula, izci çakısı, piton, buz tırnağı, çekiç, halka, uyku tulumu, burgu, takoz, barometre ve çok yükseklere çıkıldığında oksijen tüpüdür. 

Dağcılık terimleri:

1. Birbirine halatlarla bağlanmış gruba “kafile”; 

2.Yamaç üstündeki düzlüklerde ağaç veya taştan yapılmış evlere “dağ evi”; 

3. Fırtınalı havalarda geçici olarak barınmaya mahsus küçük dağcı kulübelerine “kulübe sığınak”; 

4.Tırmanılması güç yerlerde herhangi bir ihtimale karşı sökülmeden bırakılan halata “sabit halat”; 

5.Keçi ve katırların ilerlemesine elverişli taşlık yola “keçi yolu”; 

6. Deniz seviyesinden olan yüksekliği ölçmeye yarayan alete “antimetre”; 

7. Dağcıların tırmanışta karşılaşabilecekleri tabii engellere “buz, buzullar bölgesi, kar, çığ, kasırga”; 

8. Buzulların vadiye yürümesine “kayma”; 

9. Dağcıların aşacakları engellere “çok sarp ve dik eğilimli kaygan yerler”; 

10.Hatasız tırmanışlara “kolay ve serbest tırmanış”; 

11. Dağcılık sporunda geri planda dağcı işçileri, tecrübeli önderlerine “kılavuz, taşıyıcı, eğitmen ve sığınak bekçisi”; 

12.Kayalık ve dik yamaçlara “duvar kayalar”; 

13.Kaya duvarının yatay kısmına “teras”; 

14. Birbirine çok yakın iki kaya duvarı arası boşluğa “düz kayalar koridorları”; 

15. Düşey bir kaya ile dışarıya doğru dik açı yapan çıkıntı duvara “dam”; 

16.İki sarp yüzeyin birleştiği yatay tepe çizgisine “mahya”; 

17. Bir çatlak üzerinde buzul köprüsüne “kaya gagaları, buzul çatlakları köprüsü”; 

18.İki kılçık çizgisi arasındaki oyuk bölgeye “eyer”; 

19. Bir kaya duvar üzerindeki büyük kayalık çıkıntıya “mahmuz”; 

20. Bir yanı kapalı küçük vadiye “kör boğaz”; 

21. Buzul kütlesinin bloklar olarak parçalandığı bölgeye “buzul boğaz”denir. 

Tırmanma tekniği:

Yokuşta yürürken yorulmamak için (S) çizerek çıkmalıdır. Çok dik yerlerden inerken ağırlıklarını topuklarına vermelidir. Çok yorulmamaya ve terlememeye dikkat etmelidir. Az su içmelidir. Dik kayalara tırmanırken ayaklarla iyi basmalı ve sağlam tutunmalıdır. Gücünü ve iradesini zamanında ve yerinde kullanmalıdır. Çıkışlarda az mola vermeli, yuvarlanacak kaya ve çığ tehlikesini daima göz önünde bulundurmalıdır. 

Dağa tırmanmada güçlük dereceleri:

1. Derece güçlük: Ellerden faydalanmaksızın tırmanılan hafif eğimli sırtlar. 

2. Derece güçlük: Ellerden ara sıra faydalanmayı gerektiren hafif eğimli sırtlar. 

3. Derece güçlük: Tırmanılması güç yerler, dik yamaçlar. 

4. Derece güçlük: Halat kullanmayı ve iyi bir dağcılık tekniğini gerektiren, tırmanılması çok güç dik, fakat ellerle tutmaya elverişli yamaçlar. 

5. Derece güçlük:Tutulması çok güç, halatsız tırmanılması imkansız dik engelli yamaçlar. 

6. Derece güçlük: Dik olduğu gibi yüzeyleri kaygan kayalık. Buraya tırmanmak için halat ve çivilerden başka üzengi kullanmak gerekir. 

Türkiye’de dağcılık sporu:

Ülkemizde spor olarak dağcılık çalışmaları 1920’lerde başladı. Türkiye’de ilk dağa tırmanış Hamilton ismindeki bir İngiliz’in Erciyes Dağına yaptığı tırmanıştır. 
Birinci Dünya Savaşından sonra, dağcılık daha çok askeri bir hareket olarak kendini gösterdi. 1924’te Albay Cemil Cahit Bey, subay ve erlerden meydana gelen bir grupla 
Erciyes
’in doruğuna çıktı. 1926’da “Dağcılık Talimgahı” adı altında ilk dağcılık okulu kuruldu. 

Dağcılık sporundaki önemli gelişmeler 1930’lu yıllarda kendini gösterdi. İlk dağcılık kulübü o dönemin İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ  tarafından “Türk Yürüyüşcülük, Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü” adıyla kuruldu (1933). Aynı senelerde Bursa’da Bursa Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü kuruldu. Bu gelişmelerden sonra dağcılık sporu tarihinde ilk federasyon, 1938 yılında “Dağcılık ve Kış Sporları Federasyonu” olarak kuruldu. 1939’da aynı federasyon “Türkiye Dağcılık ve Kayak Federasyonu” şeklini aldı. 
Başkanlığına Latif Osman Çıkıgil ve ekibi getirildi. 1966 yılında ise yalnız dağcılıkla ilgili “Türkiye Dağcılık Federasyonu” kuruldu. Başkanlığına yine Latif Osman Çıkıgil getirildi. Bu çalışmalardan sonra dağcılık sporuna ilgi arttı. 1969’da ilk defa Avusturya ve Alman dağcıları ile Türk dağcıları Cilo ve Ağrı dağlarına tırmandılar. Bundan bir yıl sonra Türk dağcıları da İtalya, Almanya ve Avusturya’da o ülkenin dağcılarıyla tırmanmaya başladılar (1970). 1977 yılında Dünya Dağcılar Birliği (UIAA)'ne üye olundu. Bu tarihlerden sonra üniversiteler de dağcılık sporuyla ilgilenmeye başladılar. Türkiye’de hemen her mevsim tırmanmaya elverişli dağlar bulunmaktadır. Umumiyetle bu spor ülkemizde üniversite gençleri tarafından yapılmaktadır. Yurdumuzda yeni yeni tanınan bu spor gün geçtikçe gelişmektedir. 

Dağcılık Stilleri:

Alpin Stil:

Hafifliğin ve hızın ön plana çıktığı ve aynı zamanda teknik tırmanış içeren dağcılık sporunun esas ruhunu temsil eden tırmanış stilidir. Ana ve ara kamp yoktur. Hızlı ve hafif olmak için tek kamp noktasından hareket edilir. 'Temiz tırmanış' diye tabir edilen ve tırmanış sonrası rotayı değiştirmeyen 'doğal' yöntemler kullanılır. 

Yapay yöntemlerden tamamen uzak olan bu tırmanış stilinde tırmanıcılar bütün zorluklar ve risklerle kendi başlarına başa çıkarlar. Temelindeki bu yöntemlerden dolayı 'macera ruhu' ile beslenir. 

Trekking ve Hiking:

Türkçede Dağ veya doğa yürüyüşü olarak kullanılmasına karşılık, dağ ve doğa yürüyüşünün tam karşılığı HIKING dir. Günü birlik olarak yapılır ve kamplı konaklama içermez. Eğer bu aktivite kamplı olacaksa adı Trekking olur. 

Ekspedition:

BGC. Uzun zaman gerektiren ve tırmanılan yükseklik bakımından vücudun klimaya uyum sağlayabilmesine olanak sağlamak amacı ile bol miktarda iniş çıkış içeren Yüksek İrtifa Tırmanışının İngilizce adıdır. Tırmanıcılar zirveye çıkana kadar kendi kamp yüklerini bir üst kampa taşırlarken birden fazla git gel yaptıkları faaliyettir. 

Ferrata:

Kayaya sabitlenmiş metal merdivenleri kullanarak yapılan tırmanma stilidir. 

Sportif tırmanış (Sport climbing):

Genellikle kaya üzerinde ya da yapay duvarlarda kullanılan tırmanma stilidir. Kendi içinde dört ana kısma ayrılır. 

Kaya Tırmanışı:

Önceleri dağcılığın bir kolu olarak tanınan kaya tırmanışı, uzun süredir kendini ispatlamış, bağımsız bir spor dalı olmuştur. Bu spora, doğayla baş başa, fit ve sağlıklı kalmak, biraz da adrenalini damarlarında hissetmek için başlayanlara göre, tırmanma kısa süre sonra bir tutku halini alır. 

Doğayla iç içe olmaktan, trekking gibi sporlardan hoşlanıyorsanız, kendinizi biraz zorlamak için kaya tırmanışı iyi bir seçenek olabilir. Her ne kadar ekstrem bir spor olarak kabul edilse de gözünüz korkmasın. Kaya tırmanışı, heyecan duygusu veriyor, stratejik karar verme yeteneğinizi geliştiriyor. Denge, estetik, esneklik ve gücü bir araya getiren bu sporda doğaya rağmen değil, ona uyum sağlayarak ilerleme sağlanıyor. Fiziksel güç ve zekayı aynı anda kullanmak gerekiyor. Bir nevi, insan kendi kendine meydan okuyor! 

Kaya tırmanışında, kol ve bacak kasları başta olmak üzere, vücudun hemen hemen bütün kasları çalışıyor. Kayaya yaklaşılan pozisyonlar ise karın kaslarına fayda sağlıyor. Doğa ile iç içe olmak ve temiz hava, tabii ki beden ve ruh sağlığımızı olumlu yönde etkiliyor. 

Kaya tırmanışı, sportif tırmanış (spor tırmanış) ve geleneksel tırmanış olarak ikiye ayrılıyor. Yeni başlayanlara sportif tırmanış tavsiye edilir. 

Yıllardır kaya tırmanışı yapan, Wolftrack Doğa Sporları Merkezi eğitmeni Reşat Nuri Ülger, bu sporun kişinin özgüvenini geliştirmede faydası olduğunu söylüyor. Bir başka kaya tırmanıcısı Tuğba Belkayalı ise, kendini daha özgür hissettiği ve stres attığı için bu sporu yaptığını anlatıyor. Belkayalı'ya göre içinde az da olsa tehlikeyi barındırması bu sporu onun için daha zevkli hale getiriyor. 

Geleneksel tırmanış daha önceden konulmus boltlar olmadan sadece yanınızdaki malzemeleri kullanarak yapılan bir tırmanma şeklidir. 

Sportif tırmanış önceden yerleştirilmiş boltları takip ederek, üstüne ekspres yerleştirerek rota üzerinden tırmanma şeklidir. Geleneksel tırmanışa göre daha kolay ve daha güvenlidir. 

Tanımlar:

  • Bouldering
    :
    Özellikle kaya tırmanışına yeni başlayanlar için çok faydalı bir antrenmandır. Teknik, kuvvet ve dayanıklılık gibi becerilerin geliştirilmesine katkı sağlar. Kaya tırmanışı ayakkabısı ve toz torbası kullanılır. Yerden fazla yükselmeden (en fazla 2-3 metre), genel olarak yatay hareket ederek, teknik geliştirmeye yarar. Yükselme amaçlı olmadığından genelde güvenlik alınmaz. Tecrübeli tırmanıcılar da antrenman için bouldering yaparlar.



  • Lider tırmanış
    :
    Geleneksel ya da spor tırmanışta dağcının önce ya da önden çıkmasıdır. Lider tırmanan artçıya göre daha riskli tırmanmaktadır. Bunun için de önce lider olarak tırmanıp ip atılır. Lider tırmanıcı ara emniyet noktalarına (örneğin spor tırmanışta boltlara) expres takıp buradan ip geçirir. Aralari 2 ila 5 metre olan bir ara emniyet noktasından öbürüne kadar düşme riski vardir. Ancak düşen bir önceki ara emniyet noktasına kadar düşer.



  • Top-rope tırmanış: 
     
    Liderin açtığı ve indiği rotadan, diğer tırmanıcıların liderin indiği iple yukarı tırmanmasıdır. Yeni öğrenim gören tırmanıcı adaylarının genel olarak tırmanma biçimidir.Üstten Emniyet İpi atılmış bir rota üzerinden spor tırmanış yapılmasıdır. Tırmanış ipi, rotanın tepesindeki istasyondan geçerek tırmanışçıya gider. İpin diğer ucu da emniyet alan kişide bulunur.Tırmanışçı tırmandıkça, ipte oluşan boşluğu emniyetçi alır. İpli tırmanışlar içinde en güvenlisidir Top-rope. Top-rope tırmanışta düşülürse ancak ipin esnemesi kadar aşağı inilir. Ancak top-rope tırmanış için önce birisinin lider tırmanış yapıp rotayı "açması" gerekmektedir.


Serbest stil:
En çok kullanılan tırmanış türüdür. Free climbing denilen bu tırmanışta, yükselmek için yapay tekniklere kesinlikle başvurulmuyor. İp ise tırmanan kişiyi, düşüş ihtimaline karşı, tehlikeden korumak için kullanılıyor. 
Free-solo:
Hiçbir emniyet aleti kullanılmadan, kaya tırmanış ayakkabısı ve toz torbasıyla yapılıyor. Free-solo fazlasıyla deneyim gerektirir. Zaten bu türde tırmanan sayısı oldukça azdır. Bu stilde tırmanmak için fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da hazır olmak gerekir. Çünkü, yapılan hata çoğunlukla ölümle sonuçlanır. Çıplak ayakla da tırmananlar vardır. 
Yapay tırmanış:
Yükselmek için çeşitli aletlerden faydalanılarak yapılan tırmanış türüdür. Yapay tırmanışta, sikke, jumar, hook, ip, merdiven gibi aletler kullanılır. Çıkışta, lider tırmanıcının, örneğin sikkeye (tutunmak için kayaya çakılan çivi) basması durumuna yapay çıkış adı verilir. 
Nasıl eğitim alınır?:
Kaya tırmanışı eğitimi veren bir çok doğa sporu merkezi vardır. Eğitimin ilk aşaması teorik derslerdir; Öncelikle, tırmanış teknikleri, stilleri, tırmanış ve iniş istasyonlarının kurulması, top- rope (tırmanış ipi) ve malzemeler hakkında ayrıntılı teorik eğitim alınır. 

Bir sonraki aşamada uygulamaya geçilir. Malzeme takıp çıkartmak, yerden birkaç metre yükselerek yapılan egzersizlerle ip inişi ve top rope tırmanış uygulaması yapılır. 

En son aşamada lider tırmanışın (eğitim alındıktan sonraki uzman olunan tırmanış) temel bilgileri alınır ve tecrübeli bir kaya tırmanıcısıyla beraber uzun rotalarda tırmanışlara başlanır. 

Uzun duvar tırmanışı:

Kaya tırmanma tekniklerini ve emniyet malzemelerini kullanarak bir ip boyundan daha yüksek olan kaya üzerinde yapılan tırmanış şeklidir. 

Yapay duvar tırmanışı:

Genellikle kapalı alanlarda (bazen açık havada) kimyasal malzemeler kullanılarak yapılan, sabit veya ayarlanabilen duvar sistemlerine (genellikle yarışmalara yönelik olarak yapılmış farklı boyutlarda duvarlara) tırmanma etkinliğidir. Yapay duvarlar, farklı biçimlerde ve aralıklarda basamak ve tutamakları içerir. 

Yapay duvar tırmanışlarında, duvara dağcılıkta kullanılan teknik malzemelerin yerleştirilmediği "top rope" (üstten emniyetli ip) tekniği.  de kullanılmaktadır.