22 Şubat 2015 Pazar

BALIK ANATOMİSİ - By EFES MARINE



Tuzlu veya tatlı su balıklarında farklı bir vücut anatomisi yoktur. Biraz fark ararsanız Yunus ve Balinalarda bu farklılık vardır. Nedeni ise solunumları farklıdır. Geri kalan vücut organları hepsinde hemen hemen aynıdır.

Yaşadıkları denizlere göre vücut yapılarındaki sıcaklıkları değişen, vücutları pullu, çoğu yumurta ile üreyen varlıklardır. Yüreklerinde daima kirli kan bulunan bu omurgalı hayvanların yürekten kirli kanın çıkışında solungaçlar'la temizlenmesi ile temiz kan dolaşımını bedeninde sağlar. Ağzından aldığı su ile solungaçlarından dışarı atıp, suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Suda ki besinler bu arda yutulmuş olur.

Demin bahsettiğimiz farklılıklar sınıfındaki Köpek balığı ise hem ağızdan hem ilk solungaç yarığından alır. Tatlı su balıkları su içmezken, tuzlu su balıkları su içer. Tatlı su balıkları suyu solungaç zarlarından osmoz ile alırlar. Tuzlu su balıkları ise  suyun tuzunu böbrek yardımı ile değil, solungaçlar ile ayırır. Sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tek olan balıkların göğüs ve karın yüzgeçleri çifttir.

Omurgalı hayvan türlerinde sayısı en fazla olan canlı türüdür. Yapılan araştırmalar balık türünün 45.000 civarında olduğudur. Balıklar dünya üzerindeki dağılımları çok çeşitlidir. Acı ve tatlı sularda, tropikal sularda, derin karanlık insanlığın ayak basmadığı yerlerde, dağ derelerinde yaşamaktadırlar.

Üç tür beslenme gözükmektedir. ‘’ otçul, etçil, hem et hem ot yiyen ‘’ bir çok dişi bulunan balık türleri  yutak dişleri ile besin atıştırırken bazılarının solungaçlarında ‘’ mersin balıkları ve demet solungaçlılar ‘’ diş bulunmaz.


Balıklarda farklı kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk cinsi  ‘’ Difiserk ‘’ çatallı ama eşit parçaları olan ‘’ homoserk ‘’ denir. Köpek balıklarında ise çatalları eş olamayan kuyruk tipi ‘’heteroserk ‘’ denir.

Bir ile üç dakika arası su üstünde uçabilen balık türlerinin bu kadar süre uçabilmesi gelişmişliği çok fazla olan göğüs yüzgeçlerinden kaynaklanmaktadır. Bunun yanında ışık üretebilen, elektrik üretebilen, sürünerek gölden göle geçebilen balık türleri de mevcuttur. Çatıdaki kiremit mantığı gibi dizilmiş olan pulları kaygan kemiksi ve antiseptiktir. Bu antiseptik balıktaki bakteri ve sporları yok eder.


2013 yılının başında yapılan bir basın açıklaması; bilinçsizce tutulan ve avlanan balıklar düşünemeyen insanlar yüzünden 15 sene içinde nesillerini koruyamayacak ve bugün sofranızda yediğiniz balıkları bir daha göremeyecek hale geleceğimizi duyurmuştu. Ondan sonra denizde gizli kalmış şekli şemali belli olmayan yeni değişik türlerin yeneceği açıklanmıştı. Buda insanlık için kötü bir haberdi.








Dokunma duyusu



Dokunma duyusunda en önemli etkenlerin başında bıyıklar gelir. Tat almaya yaramasının dışında besin bulmada çok iyi kullanılır. Genelde yüzgeç derileri, baş, ve gövdede çukurcuklar halinde küçük tetikleyiciler yani duyu organları vardır. Sinir uçları her türlü yaklaşan düşmanı, besinin tuzlu veya tatlılığını, sıcaklık değişimini hissettirmektedir. Bazı derin su balıklarında ilaveten yüzgeç kısımlarında fazladan gelişmiş duygu organları da bulunmaktadır.


Görme organları



Görme organlarından olan gözün merceği daha yuvarlak ve korneası daha düzdür. Kornea merceğin önünde koruyucu bir görev üstlenir. İris renkleri ‘’ yeşil, kırmızı, mavi, turuncu, siyah ‘’ renklerinde olabilir. Göz yapıları her bir balık türünün yaşadığı yere göre farklılık gösterir. Mesela Derin sularda yaşayan balıklarda gözler çok büyük olup, ışığın kolay geçtiği yerlerdeki renkleri iyi ayırt eder ve iyi görürler. Daha derinlerde ışığın az olduğu türler ise geneli teleskop dediğimiz gözlere sahiptirler. Işık olmayan yerlerde gözlere ihtiyaç duyulmayan balıklarda, bulanık suda yaşarsa  ortama uyum nedeni ile gözleri daha küçük olur dişli sazanlarda gözler yatay bir bantla ikiye ayrılmıştır. Üstteki kısımı havada, altta ki kısımı suda görmeye yarar. Bu balıklara dört gözlü balık lakabı takılmıştır.


Yan organ ve İşitme



Balıklarda bir fanus içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses titreşimleri ile ortamı idrak ederler. Buna labirent denir. Biz insanlarda nasıl denge unsurunun en büyük etkeni kulak ise balıklardaki denge organı'da iç kulaktır. Balıklar yer çekimi ve ağırlık durumlarını da bu sayede algılarlar. İç kulakla ilgili dört adet kemikçik bulunur. ‘’ weber cihazı ‘’ adını taşıyan bu sistem basınç değişimini, ses dalgalarını kulağa iletir. Küçük frekansta gelen titreşimler ise yanal çizgi sistemi ile idrak edilir. Bu mukus dolu çift kanalın ortasından dışa bağlayan veya kenarlarından dışa doğru giden yolun sonunda, içinde sıvı ve sinir hücreleri tarafından anlaşılmasını sağlar. Bu tanımlanan sinyaller sinirler ile beyne iletilir. Bu titreşim transferini yanındaki balık duyabilir. Yan organlar bu frekansı hissettiği gibi sıcak, soğuk, su akıntısı yönü, basınç dalgaları, ve sesi iyi algılar.

Tat alma organı



Balıklardaki tat duyusu bazılarında ağız içinde iken, bazılarında baş derisinde, dudağa, bıyık uçlarına, buruna yerleşmiştir. Balıkların dili yoktur, birkaç türde gözükse de gelişmiş bir değildir. Balıklar bazı tatları memelilerden daha iyi ayırt ederler. Özellikleri arasında sazan balığı acı, tatlı, tuzlu, asitli suları ayırt edebilir. Nedeni ise ağızlarının içinde kalın kastan yatay ve geniş bir şekilde yapı bulunur. Bu sayede tat alma duyuları çok gelişmiştir.









Yüzme kesesi

Sırt tarafında torba şeklinde, sindirim kanalının bir parçasıdır. İçi O2, azot,CO2 gazları ile sarılıdır. Suyun yoğunluğuna göre balığın duruşunu ayarlar. Balık suda yüzebilmek ve batmamak için gazı arttırarak keseyi şişirir. Yüzerken havasını azaltır.

Her balıkta hava kesesi bulunmaz. Bu tarz balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri batmalarını engeller.dip balıklarının ise böyle bir şeye ihtiyaçları yoktur.



Üreme



Yumurtlama zamanlarında dişi balık, bir kaç saat içinde dibe binlerce yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular, etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücut içinde açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar” denir. Zaman zaman bazı balıklar hermafrodit (erkek ve dişi organa sahip) olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.



Koku duyusu


Balıklarda koku duyusu solunum amaçlı değil kimyasal çözünmüş maddeleri koklamak için vardır. Burun çukuruna yerleşen ve üst çene üzerinde bulunan koku alma hazneleri vardır. Burun deliklerine giren koku zerreciklerini taşıyan su koklama haznelerinden geçip sinirleri uyarır. Bazı balık türlerinde ‘’ köpek balığı gibi ‘’ bu duyu çok kuvvetlidir.


Örn : köpek balıklarının kan kokusunu yüzlerce metreden alabilme özellikleri buradan gelmektedir.


Yardımcı kaynak vikipedi

Murat Sari


Muratsari8084@hotmail.com
Https://twitter.com/muratsari8084
22.02.2015




1 yorum:

Güzel bir çalışma.

Yorum Gönder