Tuzlu veya
tatlı su balıklarında farklı bir vücut anatomisi yoktur. Biraz fark ararsanız
Yunus ve Balinalarda bu farklılık vardır. Nedeni ise solunumları farklıdır.
Geri kalan vücut organları hepsinde hemen hemen aynıdır.
Yaşadıkları
denizlere göre vücut yapılarındaki sıcaklıkları değişen, vücutları pullu, çoğu
yumurta ile üreyen varlıklardır. Yüreklerinde daima kirli kan bulunan bu
omurgalı hayvanların yürekten kirli kanın çıkışında solungaçlar'la temizlenmesi
ile temiz kan dolaşımını bedeninde sağlar. Ağzından aldığı su ile
solungaçlarından dışarı atıp, suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Suda
ki besinler bu arda yutulmuş olur.
Demin
bahsettiğimiz farklılıklar sınıfındaki Köpek balığı ise hem ağızdan hem ilk
solungaç yarığından alır. Tatlı su balıkları su içmezken, tuzlu su balıkları su
içer. Tatlı su balıkları suyu solungaç zarlarından osmoz ile alırlar. Tuzlu su
balıkları ise suyun tuzunu böbrek
yardımı ile değil, solungaçlar ile ayırır. Sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tek
olan balıkların göğüs ve karın yüzgeçleri çifttir.
Omurgalı
hayvan türlerinde sayısı en fazla olan canlı türüdür. Yapılan araştırmalar
balık türünün 45.000 civarında olduğudur. Balıklar dünya üzerindeki dağılımları
çok çeşitlidir. Acı ve tatlı sularda, tropikal sularda, derin karanlık
insanlığın ayak basmadığı yerlerde, dağ derelerinde yaşamaktadırlar.
Üç tür
beslenme gözükmektedir. ‘’ otçul, etçil, hem et hem ot yiyen ‘’ bir çok dişi
bulunan balık türleri yutak dişleri ile
besin atıştırırken bazılarının solungaçlarında ‘’ mersin balıkları ve demet
solungaçlılar ‘’ diş bulunmaz.
Balıklarda
farklı kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk cinsi ‘’ Difiserk ‘’ çatallı ama eşit parçaları
olan ‘’ homoserk ‘’ denir. Köpek balıklarında ise çatalları eş olamayan kuyruk
tipi ‘’heteroserk ‘’ denir.
Bir ile üç
dakika arası su üstünde uçabilen balık türlerinin bu kadar süre uçabilmesi
gelişmişliği çok fazla olan göğüs yüzgeçlerinden kaynaklanmaktadır. Bunun
yanında ışık üretebilen, elektrik üretebilen, sürünerek gölden göle geçebilen
balık türleri de mevcuttur. Çatıdaki kiremit mantığı gibi dizilmiş olan pulları
kaygan kemiksi ve antiseptiktir. Bu antiseptik balıktaki bakteri ve sporları
yok eder.
Dokunma
duyusu
Dokunma duyusunda en önemli etkenlerin başında bıyıklar gelir. Tat almaya
yaramasının dışında besin bulmada çok iyi kullanılır. Genelde yüzgeç derileri,
baş, ve gövdede çukurcuklar halinde küçük tetikleyiciler yani duyu organları
vardır. Sinir uçları her türlü yaklaşan düşmanı, besinin tuzlu veya
tatlılığını, sıcaklık değişimini hissettirmektedir. Bazı derin su balıklarında
ilaveten yüzgeç kısımlarında fazladan gelişmiş duygu organları da
bulunmaktadır.
Görme
organları
Görme organlarından olan gözün merceği daha yuvarlak ve korneası daha
düzdür. Kornea merceğin önünde koruyucu bir görev üstlenir. İris renkleri ‘’
yeşil, kırmızı, mavi, turuncu, siyah ‘’ renklerinde olabilir. Göz yapıları her
bir balık türünün yaşadığı yere göre farklılık gösterir. Mesela Derin sularda
yaşayan balıklarda gözler çok büyük olup, ışığın kolay geçtiği yerlerdeki renkleri iyi ayırt eder ve iyi görürler. Daha derinlerde ışığın az olduğu
türler ise geneli teleskop dediğimiz gözlere sahiptirler. Işık olmayan yerlerde
gözlere ihtiyaç duyulmayan balıklarda, bulanık suda yaşarsa ortama uyum nedeni ile gözleri daha küçük
olur dişli sazanlarda gözler yatay bir bantla ikiye ayrılmıştır. Üstteki kısımı
havada, altta ki kısımı suda görmeye yarar. Bu balıklara dört gözlü balık lakabı takılmıştır.
Yan organ ve
İşitme
Balıklarda bir fanus içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses
titreşimleri ile ortamı idrak ederler. Buna labirent denir. Biz insanlarda
nasıl denge unsurunun en büyük etkeni kulak ise balıklardaki denge organı'da iç
kulaktır. Balıklar yer çekimi ve ağırlık durumlarını da bu sayede algılarlar.
İç kulakla ilgili dört adet kemikçik bulunur. ‘’ weber cihazı ‘’ adını taşıyan
bu sistem basınç değişimini, ses dalgalarını kulağa iletir. Küçük frekansta
gelen titreşimler ise yanal çizgi sistemi ile idrak edilir. Bu mukus dolu çift
kanalın ortasından dışa bağlayan veya kenarlarından dışa doğru giden yolun
sonunda, içinde sıvı ve sinir hücreleri tarafından anlaşılmasını sağlar. Bu
tanımlanan sinyaller sinirler ile beyne iletilir. Bu titreşim transferini
yanındaki balık duyabilir. Yan organlar bu frekansı hissettiği gibi sıcak,
soğuk, su akıntısı yönü, basınç dalgaları, ve sesi iyi algılar.
Balıklardaki tat duyusu
bazılarında ağız içinde iken, bazılarında baş derisinde, dudağa, bıyık
uçlarına, buruna yerleşmiştir. Balıkların dili yoktur, birkaç türde gözükse de
gelişmiş bir değildir. Balıklar bazı tatları memelilerden daha iyi ayırt
ederler. Özellikleri arasında sazan balığı acı, tatlı, tuzlu, asitli suları
ayırt edebilir. Nedeni ise ağızlarının içinde kalın kastan yatay ve geniş bir
şekilde yapı bulunur. Bu sayede tat alma duyuları çok gelişmiştir.
Yüzme kesesi
Sırt
tarafında torba şeklinde, sindirim kanalının bir parçasıdır. İçi O2, azot,CO2
gazları ile sarılıdır. Suyun yoğunluğuna göre balığın duruşunu ayarlar. Balık
suda yüzebilmek ve batmamak için gazı arttırarak keseyi şişirir. Yüzerken
havasını azaltır.
Her balıkta
hava kesesi bulunmaz. Bu tarz balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri
batmalarını engeller.dip balıklarının ise böyle bir şeye ihtiyaçları yoktur.
Üreme
Yumurtlama zamanlarında dişi balık, bir
kaç saat içinde dibe binlerce yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm
ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut
dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular,
etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı
gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücut içinde
açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar”
denir. Zaman zaman bazı balıklar hermafrodit (erkek ve dişi organa sahip)
olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.
Koku duyusu
Balıklarda
koku duyusu solunum amaçlı değil kimyasal çözünmüş maddeleri koklamak için
vardır. Burun çukuruna yerleşen ve üst çene üzerinde bulunan koku alma hazneleri
vardır. Burun deliklerine giren koku zerreciklerini taşıyan su koklama
haznelerinden geçip sinirleri uyarır. Bazı balık türlerinde ‘’ köpek balığı
gibi ‘’ bu duyu çok kuvvetlidir.
Örn :
köpek balıklarının kan kokusunu yüzlerce metreden alabilme özellikleri buradan
gelmektedir.
Yardımcı
kaynak vikipedi
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https://twitter.com/muratsari8084
22.02.2015
1 yorum:
Güzel bir çalışma.
Yorum Gönder