27 Şubat 2015 Cuma
26 Şubat 2015 Perşembe
ÇOCUKLAR BALIK YEMELİ -By EFES MARINE
ÇOCUKLAR BALIK YEMELİ
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su
Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Cengizler, haftada 3 gün balıkla beslenen çocukların, hiç balık yemeyen
çocuklara göre yüzde 27 daha zeki olduğunun bilimsel verilerle ortaya koyulduğunu belirtti.
Çocuklara balık yedirilmesi
gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Cengizler, "Sindirimi çok kolay olduğu için
yaşlılarımıza da balık yedirmeliyiz. Çok kaliteli bir protein kaynağı, büyüme
gelişme çağındaki gençlerimize, çocuklarımıza balık yedirmeliyiz.
Dişi çıkmış 7 aylık çocuktan 77
yaşına kadar ve hatta 97 yaşına gelmiş kişilere kadar çok geniş bir spektrum'da
insan kitlesine balık yedirmek gerek” dedi.
Prof. Dr. Cengizler,
gelecekte su ürünlerinin çok önem kazanacağını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’den Avrupa Birliği ülkelerine et ihracatı yapamıyoruz. Tavuk, kırmızı
et gönderemiyoruz. Tek et kaynağı olarak balığı ihraç edebiliyoruz.
Bu nedenle döviz girdisi
olarak önemli bir sektör su ürünleri. Su ürünleri deyince aklımıza deniz
gelmiyor sadece. Akarsularımız, barajlarımız, göllerimiz var. Bunlar da iç su
ağımızda da yapacağımız çalışmalarla kırsal kalkınmayı gerçekleştirebiliriz. Bu
bakımdan su ürünleri çok hızla büyüyen gelişen önemli bir sektör.”
Kaynak : İHA
24 Şubat 2015 Salı
ÇUPRA (ÇİPURA) - By EFES MARINE
ÇUPRA (ÇİPURA)
çupra |
Ege’de çokça avlanan ve sevilen balık türü olan çupra, 250 gr civarındadır. 100
ile 150 gr arasında olursa Lidaki
ismini alır. Akdenizde’ki adı ise Mendik’tir. 5
veya 6 kg ağırlığa ulaşanı bile vardır. Bu boya erişmişse adı Alyanak’tır.
Yaşadıkları Yer:
Kayaların ve taşların olduğu bölgelerde
yaşarlar. Sabahları kıyı bölgelerde gezerken, öğlen saatleri arasında 20 metre
daha derine çekilir eğer hacimleri arttarsa daha da derin bölgelere çekilirler. Hem etrafta gezenleri hem de yaşadığı bölgede kalan da vardır. Eğer bulunduğu yeri
terk edecek olursa derin olan sulardan geçerler. Bunu bilen avcılar nerede
duracağını ve onları nerede avlayacaklarını bilirler.
Yeme Biçimleri :
Küçük deniz canlıları ile beslenen
balıklardır. Örn ; Mamun, yengeç yavrusu, sardalya, hamsi, karides, sulina,
midye gibi deniz usulü yemlerdir. Kuvvetli bir çenesi olan çupura deniz canlıları ile
beslenir. Havalar soğukken 40 metre derinliğe doğru çekilir. Hava sıcakken
kara kıyı diye tabir edilen yere kadar yaklaşır.
Büyüme ve Cinsiyet
25 ile 95 gr arası olan ince lidaki, 100
ile 150 gr arası lidaki, 160 ile 180 gr arası kaba lidaki, 200 gr üstü çupra
adını almaktadır. Çupura yavrularının % 20 ‘si erkek olarak doğar. % 80 ise 13
ve 16’ıncı haftaya doğru değişim geçirirler. Yavaş yavaş dişiliğe geçmektedir. Bedenlerinde
ovaryum özellikleri geliştikleri için değişime uğrarlar.
Avcılığında tercih edilen yemler genelde
mamun’dur. Mamun'un canlı olması yakalama oranını çok fazla arttırır.
Yardımcı kaynak vikipedi
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https://twitter.com/muratsari8084
24.02.2015
Balık Fiyatları Pahalandı - By EFES MARINE
Balık Fiyatları Pahalandı |
Balık fiyatları hamsi ve istavrit 10.00 tl,mezgit.14.00 tl, barbun 25.00 tl, levrek ve çupra 20.00 tl, somon 13.00 tl ve kalkan 70.00 tl arasında, şehirlere göre ufak farklılıklar da gösteriyor.
Vatandaşlar bu ara pek balık almaya bu yüzden yanaşmıyor.
Haber kaynağı : Deniz haber ajansı
23 Şubat 2015 Pazartesi
22 Şubat 2015 Pazar
BALIK ANATOMİSİ - By EFES MARINE
Tuzlu veya
tatlı su balıklarında farklı bir vücut anatomisi yoktur. Biraz fark ararsanız
Yunus ve Balinalarda bu farklılık vardır. Nedeni ise solunumları farklıdır.
Geri kalan vücut organları hepsinde hemen hemen aynıdır.
Yaşadıkları
denizlere göre vücut yapılarındaki sıcaklıkları değişen, vücutları pullu, çoğu
yumurta ile üreyen varlıklardır. Yüreklerinde daima kirli kan bulunan bu
omurgalı hayvanların yürekten kirli kanın çıkışında solungaçlar'la temizlenmesi
ile temiz kan dolaşımını bedeninde sağlar. Ağzından aldığı su ile
solungaçlarından dışarı atıp, suda çözülmüş oksijen osmozla kana verilir. Suda
ki besinler bu arda yutulmuş olur.
Demin
bahsettiğimiz farklılıklar sınıfındaki Köpek balığı ise hem ağızdan hem ilk
solungaç yarığından alır. Tatlı su balıkları su içmezken, tuzlu su balıkları su
içer. Tatlı su balıkları suyu solungaç zarlarından osmoz ile alırlar. Tuzlu su
balıkları ise suyun tuzunu böbrek
yardımı ile değil, solungaçlar ile ayırır. Sırt kuyruk ve anal yüzgeçleri tek
olan balıkların göğüs ve karın yüzgeçleri çifttir.
Omurgalı
hayvan türlerinde sayısı en fazla olan canlı türüdür. Yapılan araştırmalar
balık türünün 45.000 civarında olduğudur. Balıklar dünya üzerindeki dağılımları
çok çeşitlidir. Acı ve tatlı sularda, tropikal sularda, derin karanlık
insanlığın ayak basmadığı yerlerde, dağ derelerinde yaşamaktadırlar.
Üç tür
beslenme gözükmektedir. ‘’ otçul, etçil, hem et hem ot yiyen ‘’ bir çok dişi
bulunan balık türleri yutak dişleri ile
besin atıştırırken bazılarının solungaçlarında ‘’ mersin balıkları ve demet
solungaçlılar ‘’ diş bulunmaz.
Balıklarda
farklı kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk cinsi ‘’ Difiserk ‘’ çatallı ama eşit parçaları
olan ‘’ homoserk ‘’ denir. Köpek balıklarında ise çatalları eş olamayan kuyruk
tipi ‘’heteroserk ‘’ denir.
Bir ile üç
dakika arası su üstünde uçabilen balık türlerinin bu kadar süre uçabilmesi
gelişmişliği çok fazla olan göğüs yüzgeçlerinden kaynaklanmaktadır. Bunun
yanında ışık üretebilen, elektrik üretebilen, sürünerek gölden göle geçebilen
balık türleri de mevcuttur. Çatıdaki kiremit mantığı gibi dizilmiş olan pulları
kaygan kemiksi ve antiseptiktir. Bu antiseptik balıktaki bakteri ve sporları
yok eder.
Dokunma
duyusu
Dokunma duyusunda en önemli etkenlerin başında bıyıklar gelir. Tat almaya
yaramasının dışında besin bulmada çok iyi kullanılır. Genelde yüzgeç derileri,
baş, ve gövdede çukurcuklar halinde küçük tetikleyiciler yani duyu organları
vardır. Sinir uçları her türlü yaklaşan düşmanı, besinin tuzlu veya
tatlılığını, sıcaklık değişimini hissettirmektedir. Bazı derin su balıklarında
ilaveten yüzgeç kısımlarında fazladan gelişmiş duygu organları da
bulunmaktadır.
Görme
organları
Görme organlarından olan gözün merceği daha yuvarlak ve korneası daha
düzdür. Kornea merceğin önünde koruyucu bir görev üstlenir. İris renkleri ‘’
yeşil, kırmızı, mavi, turuncu, siyah ‘’ renklerinde olabilir. Göz yapıları her
bir balık türünün yaşadığı yere göre farklılık gösterir. Mesela Derin sularda
yaşayan balıklarda gözler çok büyük olup, ışığın kolay geçtiği yerlerdeki renkleri iyi ayırt eder ve iyi görürler. Daha derinlerde ışığın az olduğu
türler ise geneli teleskop dediğimiz gözlere sahiptirler. Işık olmayan yerlerde
gözlere ihtiyaç duyulmayan balıklarda, bulanık suda yaşarsa ortama uyum nedeni ile gözleri daha küçük
olur dişli sazanlarda gözler yatay bir bantla ikiye ayrılmıştır. Üstteki kısımı
havada, altta ki kısımı suda görmeye yarar. Bu balıklara dört gözlü balık lakabı takılmıştır.
Yan organ ve
İşitme
Balıklarda bir fanus içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses
titreşimleri ile ortamı idrak ederler. Buna labirent denir. Biz insanlarda
nasıl denge unsurunun en büyük etkeni kulak ise balıklardaki denge organı'da iç
kulaktır. Balıklar yer çekimi ve ağırlık durumlarını da bu sayede algılarlar.
İç kulakla ilgili dört adet kemikçik bulunur. ‘’ weber cihazı ‘’ adını taşıyan
bu sistem basınç değişimini, ses dalgalarını kulağa iletir. Küçük frekansta
gelen titreşimler ise yanal çizgi sistemi ile idrak edilir. Bu mukus dolu çift
kanalın ortasından dışa bağlayan veya kenarlarından dışa doğru giden yolun
sonunda, içinde sıvı ve sinir hücreleri tarafından anlaşılmasını sağlar. Bu
tanımlanan sinyaller sinirler ile beyne iletilir. Bu titreşim transferini
yanındaki balık duyabilir. Yan organlar bu frekansı hissettiği gibi sıcak,
soğuk, su akıntısı yönü, basınç dalgaları, ve sesi iyi algılar.
Balıklardaki tat duyusu
bazılarında ağız içinde iken, bazılarında baş derisinde, dudağa, bıyık
uçlarına, buruna yerleşmiştir. Balıkların dili yoktur, birkaç türde gözükse de
gelişmiş bir değildir. Balıklar bazı tatları memelilerden daha iyi ayırt
ederler. Özellikleri arasında sazan balığı acı, tatlı, tuzlu, asitli suları
ayırt edebilir. Nedeni ise ağızlarının içinde kalın kastan yatay ve geniş bir
şekilde yapı bulunur. Bu sayede tat alma duyuları çok gelişmiştir.
Yüzme kesesi
Sırt
tarafında torba şeklinde, sindirim kanalının bir parçasıdır. İçi O2, azot,CO2
gazları ile sarılıdır. Suyun yoğunluğuna göre balığın duruşunu ayarlar. Balık
suda yüzebilmek ve batmamak için gazı arttırarak keseyi şişirir. Yüzerken
havasını azaltır.
Her balıkta
hava kesesi bulunmaz. Bu tarz balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri
batmalarını engeller.dip balıklarının ise böyle bir şeye ihtiyaçları yoktur.
Üreme
Yumurtlama zamanlarında dişi balık, bir
kaç saat içinde dibe binlerce yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm
ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut
dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular,
etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı
gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücut içinde
açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar”
denir. Zaman zaman bazı balıklar hermafrodit (erkek ve dişi organa sahip)
olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.
Koku duyusu
Balıklarda
koku duyusu solunum amaçlı değil kimyasal çözünmüş maddeleri koklamak için
vardır. Burun çukuruna yerleşen ve üst çene üzerinde bulunan koku alma hazneleri
vardır. Burun deliklerine giren koku zerreciklerini taşıyan su koklama
haznelerinden geçip sinirleri uyarır. Bazı balık türlerinde ‘’ köpek balığı
gibi ‘’ bu duyu çok kuvvetlidir.
Örn :
köpek balıklarının kan kokusunu yüzlerce metreden alabilme özellikleri buradan
gelmektedir.
Yardımcı
kaynak vikipedi
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Murat Sari
Muratsari8084@hotmail.com
Https://twitter.com/muratsari8084
22.02.2015
21 Şubat 2015 Cumartesi
DALIŞ SPORUNUN TARİHÇESİ - By EFES MARINE
İnsanoğlu
yaratıldığından beri ihtiyaçlarını karşılamak için daima doğa ile mücadele
içerisinde olmuştur. Bilinmeyenin çekiciliği, doğayı tanıma ve karşı koyma
isteği, ekonomik, ticari ve askeri nedenler sonucu insanoğlu su altını keşfetmek
ihtiyacı hissetmiştir.
Nefes tutularak yapılan
dalışların kökeni tarih sayfaları içinde kaybolmuşsa da ilk insanların yiyecek
temini için daldıkları bilim adamlarınca tespit edilmiştir. Ticari olarak inci
ve sünger için dalışlar günümüzde de devam etmekte, Kore ve Japonya da AMA adı
verilen kadın dalgıçlar halen çalışmaktadır.
Askeri
amaçlı dalışlar ise M.Ö. 1194 ? 1195 yıllarında Truva savaşları sırasında
başlamış olup ilk faaliyetler ise düşman gemilerinin halatlarını kesmek yada
gemilerin altında delikler açmaktan ibaretti. Romalılar zamanında ise dalgıçlara
karşı gemiler halat yerine zincir kullanmaya başladılar.
17 ve 18. YY da seyyahlar;
Amerika yerlilerinin 30 metrelere kadar dalabildiklerini sabahtan akşama kadar
onlarca kez dalış yaptıklarını gözlemlemişlerdir.
Temel Dalış Malzemeleri
Gerek nefes tutularak gerekse de
SCUBA ile yapılan dalışlarda kullanılan en temel malzeme Maske, Snorkel ve
Palettir. Bu temel donanıma ABC adı verilir.
MASKE
: Ortamdaki ışık objelerden yansıyarak göz bebeğimizden geçerek gözün arka
tarafındaki retina üzerinde objenin şeklini düşürür. Böylece görme gerçekleşir.
Bu sistem odak noktaları ışığın havadaki kırılma indeksine göre düzenlenmiştir.
Su, havaya göre çok daha yoğun
bir ortamdır. Işığın sudaki kırılma indeksi havaya göre farklı olmasından dolayı
objenin şekli tam olarak retina tabakası üzerine düşmez ve bulanık bir görüntü
oluşur. Maske, daha doğrusu maskenin camı ile göz arasındaki hava sayesinde net
bir görüş sağlanır.
Maskede Aranılacak Özellikler :
1-) Maskesiz yaklaşık 170
derecelik bir görüş açısına sahipken, maske ile bu açı 140 derece civarına
düşer. Maske seçerken görüş açımızı daha fazla daraltmayacak bir maske tercih
edilmelidir.
2-) Maskenin iç hacmi küçük ve
burnu da içerisine alacak şekilde olmalıdır. Yüzücü gözlükleri burunu dışarıda
bıraktığından dalış için uygun değildirler.
3-) Maskenin camı ısıl işlemde
geçirilmiş yani Tempered cam olmalıdır.
4-) Maskenin kayışları çift
bantlı kolay ayarlanabilir ve tercihen oynar başlıklı olmalıdır.
5-) Yüz yapısına uygun
olmalıdır. Maske seçiminde dikkat edilmesi gereken en önemli konu, maskenin
kayışlarını kafamıza geçirmeden maskeyi yüzümüze yerleştirip burnumuzdan nefes
çekerek içindeki havayı boşalttığımızda yüzümüzde vakumlanıp durması gerekir.
Nefes çekmeye devam ettikçe hava gelmemesi gerekir. Maske bu konumdayken düşüyor
ya da hava gelmeye devam ediyorsa bu maskenin yüzümüze uygun olmadığı anlamına
gelir. Hava geçen yerden dalış esnasında su da geçeceğinden dalışta maskemiz su
alacaktır.
6-) Numaralı gözlük kullanan
dalıcılar (miyop) özellikle 1.5 ? 2 numaradan sonra optik cam kullanma ihtiyacı
duyabilirler. Çift camlı olarak adlandırılan maskelere genellikle optik cam
takılabilir. Ama üretici firmanın her çift camlı modeline de optik cam
uymayabilir. Maske satın alınırken satıcıdan onay alınması gereklidir. Lens de
kullanılabilir ancak geçirgen ve yumuşak lensler tercih edilmelidir. Göz bebeği
ile lens arasında hava kalmamalıdır. Sakınca ve risklerinden dolayı lens
kullanımı tavsiye edilmez.
7-) Maskenin yüze temas eden
kısmı tercihen silikon olmalıdır. Silikon malzemeler şeffaf, siyah ve metalflex
renklerde olabilir.
Yeni maskelerde yaşanan en
önemli problem ise buğu yapmalarıdır. Bu sorun en pratik olarak maskenin iç
tarafındaki cama tükürülüp, ovalanarak ve suda çalkalanarak çözülür. Piyasada
satılan buğu önleyici sprey yada sıvılar yeni maskelerde bazen yeterli
olmayabilir. Bir diğer çözüm yolu ise maskenin iç taraftaki camının üzerine
beyaz diş macunu sürülüp iyice sıvanır, dalış yapılacak günü sabahında ise
maskedeki diş macunlarını yıkamak başlangıçta oluşacak buğu problemini en aza
indirecektir.
SNORKEL
: Bir dalıcının
kafasını suyun üzerinde tutarak uzun mesafeler yüzmesi oldukça yorucudur.
Ayrıca, su yüzeyinde maske ile dibi seyrederken nefes almak için sürekli
kafamızı dışarı çıkartmak zorunda kalırız. Bu nedenle kafamızı sudan çıkartmadan
nefes almamızı sağlayan ağız kısmında diş ve dudaklarımızla tutabileceğimiz MAPS
adı verilen bir parça bulunan J şeklindeki borulara SNORKEL adı verilir. SCUBA
dalıcısının snorkeli olması; dalış noktasına satıhtan yüzmek, dalış çıkışında
tekneye yada kıyıya yüzmek için gereklidir.
Snorkel Seçiminde Aranılacak Özellikler :
Çeşitli snorkel tiplerine
rastlamak mümkün olup, körüklü, subaplı, dalga kıranlı gibi tipler mevcuttur.
Ancak, tercih edilmesi gereken hiçbir ilave özelliği olmayan J şeklinde borudur.
Snorkel ile dalış yaptığımızda borunu içerisine su dolacağından yüzeye çıkınca
hemen nefes almamız mümkün olmaz. Yapılması gereken ciğerimizde mevcut havayı
ağzımızdan kuvvetlice dışarı üfleyerek yunuslar gibi borunun içindeki suyu hava
tazyikiyle dışarı püskürtmeliyiz. Bu sayede borudaki su tahliye olacağından ağız
yoluyla tekrar nefes almamız mümkün olacaktır. Subaplı tiplerde ise borudaki
suyun ağırlığından ötürü daha az hava üfleyerek suyu kolayca tahliye etmek
mümkündür. Ancak, bu tip snorkeller pahalı oluşları ve kolay arıza yapabilmeleri
nedeniyle pek tercih edilmemelidir.
Sanılanın aksine snorkel
borusunun uzun olması avantajdan çok dezavantaj getirir. Ciğerlerimizin çalışma
basıncı suyun 50 cm. altında vücudumuza etki eden ortam basıncını yenemez.
Ayrıca. İç çapı çok büyük, boyu uzun snorkeller de verdiğimiz nefes borunun
içerisinden yeteri kadar tahliye olmayacağından biriken karbondioksit tekrar
nefes aldığımız havayı kirletecek ve karbondioksit zehirlenmesine yol açacaktır.
Buna göre snorkel :
1-) 30 - 45 cm. boyunda
olmalıdır.
2-) Snorkel borusunda çap
değişimine neden olan ekler olmamalıdır.
3-) Ağza iyi oturmalıdır.
4-) Maskeye bağlantı parçası
olmalıdır.
PALET :
Sualtında ve yüzeyde dalıcılar sürtünme kat sayısı yüksek malzemeler kullanmak
zorunda olduğundan yüzebilmek için palet kullanmak zorundadırlar. Dalıcının su
içerisindeki hareketini sağlayan en önemli araç, bacağın ayak doğrultusunda
uzamasını sağlayan palettir. Ayağa oturan kısım ve pala adı verilen uzantısı
olan iki kısımdan meydana gelmekle beraber paletleri pala yüzeylerine göre 3?e
ayırabiliriz.
a- Düz yüzlü b- Kanallı c-
Off-set
Düz Yüzlü Paletler :
Genellikle tek, çift veya üç değişik malzemenin birlikte kullanılmasıyla
üretilirler. Başlangıç aşamasındaki dalıcılar için uygundur. Deneyim arttıkça
hız ve manevra kabiliyetine ihtiyaç duyulacağından kanallı paletler yönelmek
ihtiyacı doğacaktır. Satıh yüzmelerinde yorucu olabilir.
Kanallı Paletler :
Genellikle tüplü dalış için dizayn edilip tek malzemeli olarak imal
edilmişlerdir. Suyun direncini azaltıp, hızı arttırmak için pala kısmına kanal
yada kanallar açılmıştır. Kanal yapısı uygun değilse performansı düşürme etkisi
yaparlar.
Off-Set Paletler :
Uzun ve geniş palalı olup, apnea da denilen nefesli dalışlarda gerekli olan
yüksek hızı sağlarlar. Ancak, SCUBA dalışlarında hareket serbestliğini
kısıtlayacağından pek tercih edilmezler. Uzun palalı paletler kramplara neden
olabilirler.
Ayrıca paletleri açık ve kapalı
tip olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Kapalı paletler daha ucuz ve çoğunlukla
hafif, kolay kullanımlıdırlar. Soğuktan korunmak için dalıcılar patik giymeleri
gerekir, kolay giyilebilmesi için fermuarlı, kıyıda veya teknede yürürken zarar
görmemek için tabanlı patiklerin tercih edilmesi faydalıdır, kapalı paletler
çıplak ayağa giyilmesi gerektiğinden tabanlı patikle giyilemezler. Bu durumda da
açık tip palet kullanılması gereklidir. Kapalı paletler tüplü dalış için dizayn
edilmiş daha performanslı paletlerdir. Pahalı olmaları ve patik maliyeti
getirmeleri dezavantajlarıdır.
16 Şubat 2015 Pazartesi
DOSTLARLA BULUŞMA 2015 - EFES MARİNE DOĞA SPORLARI MALZEMELERİ TİC. ŞTİ.
|
|
|
10 Şubat 2015 Salı
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|