21 Ekim 2014 Salı

TÜRKİYE ve DÜNYADA BALIK- 2 - By EFES MARINE



TÜRKİYE'DE NEDEN AZ BALIK TÜKETİLİYOR?

Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya besin gereksiniminin önemli kısmını karşılayan temel bir endüstridir. FAO tarafından dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir. Dünyada yetiştiricilikle üretilen su ürünleri miktarı 1980’de 7,4 milyon ton iken 1990’da 16,8 milyon ton, 2002 yılında 40 milyon ton ve 2008 yılında ise 45 milyon tona ulaşmıştır. Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya balıkçılık üretiminin yaklaşık yüzde 30’unu karşılamakta ve yılda yüzde 10’dan daha fazla artarak büyümektedir. Dünyada ortalama yılda 145 milyon ton su ürünleri üretimi yapılıyor ve bunun yaklaşık 45 milyon tonu yetiştiricilik ile elde ediliyor. Yılda yüzde 10’dan fazla bir büyüme söz konusu.

Bununla birlikte, 2030 yılına kadar dünyada yetiştiricilikten elde edilen miktarın iki kat daha artarak 80 milyon tonu aşacağı tahmin ediliyor. Dünyada yetiştiricilik üretiminin yüzde 90’ı Asya ülkelerince yapılıyor. Çin, gerek avcılık gerekse yetiştiricilikte söz sahibi ülke konumunda. Amerika Birleşik Devletleri, su ürünleri sektöründe dünyadaki dördüncü ihracatçı ülke ve ikinci önemli ithalatçı durumundadır.

Kültür balıkçılığı ülkemizde son dönemde geleceği parlayan sektörler arasında yer alıyor. İç su ve deniz kaynakları açısından su ürünleri yetiştiriciliğinde büyük bir potansiyele sahibiz. Sektörde hızlı bir gelişim söz konusu. Ülkemizde kültür balıkçılığına 1985 yılında başlandı ve 26 yıllık bir mazimiz var. Üretilen balık çeşitleri arasında alabalık, çipura, levrek, kabuklular ve yumuşakçalar yer alıyor. 165 bin tonluk kültür balığı üretiminin 80 bin tonunu çipura ve levrek, diğer büyük bölümünü ise alabalık üretimi oluşturuyor. Yıllık üretim (2009) ise 782 bin 020 ton. Yıllık üretimin yüzde 80’i avcılık, yüzde 20’si yetiştiricilik yoluyla elde edilmektedir. Ülkemiz dünyada 29. , Avrupa’da 5. sırada yer almaktadır. 2008 ve 2009 yıllarında katılım sağlanan Boston Su Ürünleri Fuarı’nda da görüldüğü üzere, ülkemiz su ürünlerine talep olmakla birlikte, maliyetler dolayısıyla bu ülkeye ihracatımız önemsiz düzeydedir. Sektör 25 bin kişiyi istihdam etmektedir. Yıllık 350 milyon doları aşan döviz girdisi sağlamaktadır. Toplam üretimin yaklaşık yüzde 74’ü Karadeniz’den sağlanmaktadır.

Kültür balıkçılığı ürünlerinin üretimi devlet tarafından daha çok desteklenmelidir. Ülkemizdeki su ürünlerinin büyük bir çoğunluğu taze olarak tüketilmektedir. Yurtiçi Pazar ağı genelde hasat edilen ürünün (av ya da yetiştiricilik) balık hallerine gelişi ve oradan da perakende satışa yönelişi seklindedir. Ancak bazen çiftliklerde üretilen ürünler doğrudan perakendeciye ulaştırılmaktadır. Eskiye oranla süpermarketlerde taze balık satışı yaygınlaşmıştır. Süpermarketteki ürünler soğuk sistemle satışa sunulmakta ve kaliteli olmaktadır.

AB ülkelerinde en fazla elde edilen balıkçılık ürünleri çaça balığı, ringa, uskumru, tuna balığı, sardalya, hamsi ve kabuklu deniz ürünleridir. Yetiştiricilik ise daha çok alabalık, somon, midye istiridye, levrek, karagöz ve kalkan üretiminde yoğunlaşmıştır AB, 2001 yılında yaklaşık 1.6 milyon ton su ürünü ihraç etmiş, aynı dönem içinde 4.4 milyon ton ithalat yapmıştır. Bu durum, AB’nin su ürünleri potansiyeli hakkında ipucu vermektedir.

Ülkemizde bu sektör, tarım sektörü içinde AB uyum sürecini tamamlama aşamasına gelmiş tek sektör olup AB’ye ihraç edilen tek hayvansal ürün de balık ve balıkçılık ürünleridir. Türkiye kültür balıkçılığı için uygun iç sulara, tatlı sulara ve denizlere sahiptir. Kültür balıkçılığının geleceği tahminlerin ötesinde bir önem arz etmektedir. 
Türkiye, 8 bin 333 km deniz kıyısı ve su ürünleri üretim alanı olarak kullanılabilecek 178 bin km uzunluğunda akarsu, yüzey alanları 200 bin hektarın üzerinde olan yaklaşık 200 adet doğal göl ve 3 bin 442 km2 genişliğinde baraj gölüne sahiptir. Avrupa Birliğine hindi, et ve tavuk mamulleri ihracatı belli kalemler dışında yasaktır. Hayvansal ürün olarak sadece balık mamulleri ihracatı yapılabilmektedir. İhraç edilebilen tek hayvansal ürün olduğu için de su ürünlerine olan önem artmaktadır. İşletmelerin ihracat birlikleri, ZMO ve üniversitelerden uzman katkılarıyla organize olup ithalat, ihracat ve yurtiçi pazarında ülkemizde su ürünleri için istenilen kriterleri AB yasaları, Codex Alimentarius ve FDA gibi diğer yasal kuruluşların yasalarıyla karşılaştırıp haksız ve gereksiz yasalar ya da kriterler varsa ilgili yönetmeliklerimizin yeniden gözden geçirilmesini sağlama yoluna gitmeleri tavsiye edilir.

0 yorum:

Yorum Gönder